20 Mart 2014 Perşembe

Dolunay

Herkesin uyumasını fırsat bilip odasına geldi kadın.. Sabahtan beri sebebini anlayamadığı bir şeyden dolayı morali bozuktu, bunalmıştı..

Yatağına uzandı, üzerini örtmeden.. Perdeyi araladı ve gökyüzünde kocaman cüssesiyle onu karşılayan dolunayı gördü. Kalktı perdeyi sonuna kadar açtı. Oda apaydınlık oldu. Etraftaki cisimleri rahatça seçebiliyordu gözleri.

Mahalledeki evleri izledi bir süre. Kiminin ışıkları hala açıktı, kimileri ise çoktan uykuya dalmıştı. Dışarıyı izleyerek uzun zaman geçirdi. Mahallede uyanık olanların sayısı azaldıkça penceredeki ışıklar da azaldı. İşte şimdi yalnızdı. Dolunayla başbaşa.

Başını yastığa koydu. Gökyüzünü, dolunayı izlemeye devam etti. O kadar yakın ve parlıktıki uzansa dokunacaktı sanki. İki damla yaş süzüldü gözlerinden yastığa. Sonra hıçkırıklara boğularak ağlamaya başladı. Evdekiler duymasın diye hıçkırıklarını boğmak istercesine ağzını kapatarak ağlıyordu.

Ama neden? Canını bu kadar acıtan neydi? Bilmiyordu yada bilmek, anlamak istemiyordu. Ağlamaktan gözleri şişmiş, yastığın belli bölgeleri gözyaşlarıyla ıslanmıştı.

Dolunayı suçladı. Belki perdeyi araladığında onu görmeseydi yatıp uyumuş olabilirdi. Onun yüzünden, onun düşündürdükleri yüzünden bu hale gelmişti.

Kimsenin yanında böyle ağlayamazdı. Zayıf görünürdü yoksa kadın, güçsüz, acınası... Bir tek dolunay bilirdi bu halini. İçini nasıl döktüğünü sessizce izlerdi. Teselli de etmezdi, ağlama hiç demezdi. Sadece öylece bakardı.

Göz kapakları hem yorgunluktan hem de ağlamaktan ağırlaşmıştı. Kapanmamak için mücadele eder gibiydi.

Saatin tik takları dolunayın kaybolacağının habercisi gibi şiddetini artırırdı sanki. Hadi yeter artık sabah yapacak işlerin var. Yat artık kapat perdeyi derdi sanki akreple yelkovan.

Alarm çaldığında yataktan fırladı kadın. Perde hala sonuna kadar açıktı. Ama dolunay yerine parlak bir güneş ve masmavi gökyüzü onu bekliyordu.

Şimdi güçlü görünen maskesini takıp kendini sokağa atıp rutin işlerin peşinde koşma vaktiydi.

 İyiyim iyi, kendime geldim diye düşünerek hayatın içine bıraktı kendini. Oysa gece tekrar dolunayı bekleyeceğini biliyordu pencerede. Gelir miydi ki ? Tabi ki gelecekti....

14 yorum:

  1. Bende geceleri fırsat buldukça özellikle saat 2-3 gibi balkona çıkıp temiz bir hava alıp aya,yıldızlara bakıyorum. Bu anlatılmayacak bir duygu. Herkese öneririm. Bu arada yazı çok güzel olmuş. Betimlemeler yerli yerinde. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Beğenmene sevindim (= Gece gökyüzünü izlemek her zaman huzur verici.

      Sil
    2. Öyle huzur verici ki... Birisinde balkonda uykuya kalmışım :)
      Sabahki halimi siz düşünün artık :)

      Sil
  2. dolunay kimilerine göre romantik kimilerine göre hüzün bana göre değişken:) ruh halim nasılsa dolunay da bana ayak uyduruyor bazen izlerim güzelliğini gülümseyerek bazen bir hüzün sarar o an sanki dolunayda üzgün gibi gelir..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana göre de değişken yumiyum :) Ama çoğu zaman hüzün sanırım :) Ruh halimize göre değişiyor kesinlikle. Çünkü insan nasıl bir psikolojide bakıyorsa öyle görüyor.

      Sil
  3. yazıyı çok beğendim.. sonuna kadar ne çıkacak diye bekledim =) ben garip bi şekilde yıldız meraklısıyım. dünyanın dönmesini sırf yıldızımı göremiyorum bi süre diye istemiyorum. aklım çıkıyor dünya güneş etrafında tur atıp dururken yıldızım sönücek diye....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Sonu çok heyecanlı değil ama olsun :) Yıldızlara bu kadar ilgi duyman çok hoş. Ben de seviyorum ama senin kadar hayran değilim sanırım. Her insanın ilgi duyduğu ve hayran kaldığı farklı şeyler var ne güzel :)

      Sil
  4. korkarım ben dolunaydan :)

    YanıtlaSil
  5. Bu kadın dolunayı sırdaş etmiş kendine. En azından bir sırdaşı var içindekileri dökebileceği
    :)

    YanıtlaSil
  6. ama dolunay gerer ya insanııııı :)

    YanıtlaSil
  7. Güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil