Önceden olsa psikolog dendi mi "olur mu öyle şey, herşeyin çözümü insanın kendisinde, kendi kafasındadır, öyle psikologla olacak iş değil bunlar,psikolog çözüm olamaz" diye düşünürdü. Ama artık kendini o kadar çaresiz hissediyordu ki, sorunlarını kendi kendine çözmeye çalıştıkça daha çok dibe batıyor ve kafası daha çok karışıyordu. "Acaba gitsem mi, herkes gittiğine göre bir sebebi var herhalde" diye düşünmeye başlamıştı.
17 sene önce yaşıtı olan akrabasının göğsüne attığı yumruklar gözünün önünden gitmiyordu. Oysa morluklar zamanla silinip gittiğinde bir süre de olsa unutmuştu olanları. Ta ki göğsündeki ağrı varlığını sürdürünceye kadar. Kim derdi ki çocukluğunda yaşadığı bir an onu buralara sürükleyecek diye.
Çok çaresizdi ve artık çare olmaz dediği psikolog yolunu denemeliydi. Çünkü hastalığının ilerleyeceğini ve her an ölebileceğini düşünüyordu. Hayatta hiçbir şey onu mutlu etmez olmuştu. Ne insanlar, ne işi, ne de uğraşları.. Hiçbirşeyden zevk almıyordu. Herşeyden şikayet ediyor ve herkese herşeye karşı hemen sinirlenip ağlayabiliyordu. Duygularını kontrol etme yeteneğini kaybetmişti. Gün içinde aynı şeyleri düşünmekten kendi kendini yiyip bitirir olmuştu. Onu gülümseten,mutlu eden hiçbir şey yoktu.Herşeyden bıkmıştı.
Sadece yaşıtı olan ve ona bunları yaşatan kişi de dahil olmak üzere sağlıklı olan herkesi kıskanıyordu. Özellikle de ona karşı ayrı bir nefret duyuyordu. Aklından bin bir türlü şey geçerken onun bundan habersiz olması ve sağlıklı bir şekilde görünmesi canını sıkıyordu.
Tüm belirtileri taşıdığı için bir depresyon evresinde olduğunun farkındaydı. Herşeyin daha kötü olacağı korkusuyla uyanıyordu hergün.
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi olanları ve hissettiklerini ailesine de anlatamıyordu. Anlatırsa bunun yaratacağı sonuçlardan korkuyordu. Onların bunu kaldıramamasından,üzülmelerinden korkuyordu. Kimseyle paylaşamadığı için yükü kat kat artıyordu.
Belki de çözüm olmayacağını bile bile sırf biriyle paylaşıp rahatlamak adına gitmeliydi psikoloğa. 8 yaşındayken yaşıtı olan bir akrabasının yumruk atmasıyla göğsünde morluklar oluştuğunu, izlerin zamanla geçtiğini ancak bir süre sonra ağrılarıyla birlikte iç organlarının hasar gördüğünü öğrendiğini ama bunu kimseyle paylaşamadığını, mutsuz olduğunu ve hastalığının ilerleyip onu ölüme sürüklemesinden korktuğunu söylemeliydi. Yaşadığı tüm depresyon belirtilerini tek tek anlatmalı,bunları ailesine bile anlatamadığını söyleyerek ve hatta ağlayarak içini dökmeliydi.
Yada tüm bunları anlatmaya gerek var mıydı? Bu daha uzun ve yorucu bir süreci beraberinde getirmez miydi? Sorular cevaplar,seanslar,antidepresanlar,uzun süreçli bir tedavi... Evet belki de sadece sebebi olmayan bir depresyon dönemi gerçirdiğini söylemeliydi. Herşeye sinirlendiğini,ağladığını ve mutsuz olduğunu anlatmalıydı.
Ama ya bu şekilde bir yere varamazsa? Sonuçta bilinçaltında aynı düşünceler hep varlığını sürdürecekti.Ya bütün hayatını bu şekilde sürdürmek zorunda kalırsa? Düşündükçe çıldıracak gibi oluyordu.
Karar veremiyor, içi içini yiyordu. Herşeyiyle tüm olanları anlatırsa uzun bir tedavi sürecinin onu yıpratacağından,daha çok üzeceğinden korkuyordu. Karar vermişti. Psikoloğa gidip nedeni olmayan bir depresyon süreci geçirdiğini anlatacak ve mutsuz olduğunu söyleyecekti.Asıl sebebi gizleyecekti. En azından ilk olarak bunu denemeliydi. Bir süre sonra hala aynı düşünceler içini kemirmeye devam ederse bu sefer diğer seçeneği deneyip psikologla herşeyi paylaşırdı.
***
Randevu saatinin gelmesini bekliyordu. Oturduğu deri koltukta durmadan bacaklarını titretiyor ve parmaklarını çıtlatıyordu. Duvarların üstüne üstüne gelmesini izledi uzun bir süre. Sonra gözlerini kapattı, derin derin nefes alıp sakin olmaya çalıştı. Ama yapamıyordu. İçinden sürekli " sadece sebepsiz bir depresyonda olduğumu anlatacağım. Bir anda herşeyi anlatıp kendimi zorlu bir sürece sokmama gerek yok" diyerek kendini ikna etmeye çalışıyordu.
Bir anda düşüncelerinden sıyrıldığında odaya çağrıldığını farketti. Yerinden kalkmak için bile cesaret bulamadı kendinde. Elleri ter içinde kalmıştı.
Odaya doğru adeta geri dönmek isteyen adımlarla ağır ağır ilerlemeye başlamıştı. Aslında biraz da geldiğine pişman olmuştu. Aklı karışmıştı, ne anlatacağını bilemez haldeydi.Ardından kapı kapandığında "saçmalama buraya gelmekle en doğrusunu yaptın" dedi içinden.
***
Korkularını anlattığı, gerçeklerle yüzleştiği odadan çıktığında gözleri kıpkırmızıydı. Sadece mutsuz olduğunu ve ağladığını anlatmaya başladığında kendini tutamamış ve hıçkırıklara boğularak ağlamaya başlamıştı. Bu şekilde kendini bırakacağını hiç düşünmemişti aslında. Nereden bilecekti ki ? İlk defa bunları biriyle paylaşıyordu. Hafiflediğini hissetmişti. Ve hayatında ilk defa ağlaması bir işe yaramış, kendini iyice bırakarak tüm olanları, 17 yıl öncesini, yumrukları, morlukları, göğsünde hissettiği acıyı, ölüm korkusunu,sağlık konusunda duyduğu kıskançlığı, sinirlenip herşeye ağladığını, çok mutsuz olduğunu, hastalığının ilerlemesininden korktuğunu herşeyi,tüm hislerini en ince ayrıntısına kadar anlatmıştı.
Rahatlamak böyle birşeydi. Ve bir kez daha anladı ki paylaşmak kadar insana destek olan bir şey daha yok. Gözyaşlarını sildiği peçeteyi elinin içinde sıkarak bir sonraki seansa gelmek üzere oradan ayrıldı...
***
Böylece bir Dramim'in sonuna geldim :) Sanırım ben olsam gerçekleri anlatmaktan önce çekinir ama sonra büyük ihtimalle ağlayacağım için kendimi kaybedip herşeyi döküverirdim ortaya :) Bu konudaki düşüncelerimi öyküleştirerek ve kendimi o kişinin yerine koyarak anlatmayı daha doğru buldum.
Teşekkürler Kafa Dergi :)
Ben teşekkür ederim, yazdığımı unutmuştum, devamını getirmişsiniz... :) :) yine yazarım :)
YanıtlaSilKafa Dergi
SilAslında ben sadece kendimi o kişinin yerine koyarak ne hissedeceğimi ve ne karar vereceğimi öyküleştirerek yazmak istedim :) Çünkü tekdüze yazınca biraz ruhaf oldu. Onu da denedim de :))
Aaaa sen de yazmışın ya devamını :)
YanıtlaSilBen böyle güzel yazabilir miyim kiii :D
Seyma Tanis
SilÖncelikle böyle güzel kısmı için çok teşekkür ederim :)
Sen de yazarsın tabi ki. Hatta çok daha güzel olur :)
çokkkk güzel olmuş :) bayıldım :)
YanıtlaSilakıcıydı yani :)
gizemlikimlik
SilTeşekkür ederim tatlım :*
waaw :D güzeldi sevdim bunu
YanıtlaSilMyna
SilMersiii :D
Güzel gerçekten
YanıtlaSilgizli yetenek
SilÇok sağol :)
Etkileyiciydi
YanıtlaSilmor rimel
SilTeşekkürler:)
Çok güzel yazmışsın,tek seferde okudum hepsini,ama çok da üzüldüm :(
YanıtlaSilMien
SilTeşekkür ederim. Ama üzülme yaa :) Bir daha böyle şeyler yazmayı yasaklıyorum kendime :)
o kişinin yerine koyarak yazman harika olmuş, daha gerçekçi daha okunası olmuş eline sağlık
YanıtlaSilNihal Baysal Koçer
SilTeşekkür ederim,beğenmene sevindim :)
Ölüm kokusu...Bazen insanın sadece içini dökebilmek anlatabilmeye ihtiyacı vardır hafiflemek için korkularından arınmak için en çokta sebebini bilmem ama yabancı birine sarf etmek isteriz bunları duymasını isteriz buda ilk baştan psikoloğu getiriyor insanın aklına.
YanıtlaSilGerçektende çok güzel yazmışsınız.
Emeğinize yüreğinize sağlık. :)
Jysra Reçani
SilYabancı birine daha rahat anlatabilmemizin sebebi bizi daha az yargılayacak olması belki de. Tanıdığımız insanlar belki daha acımasız oluyorlar söylenen sözlerde.
Teşekkür ederim :)
bu o eşinden şiddet gören bayan değil di mi?
YanıtlaSilKreatif Baskan
SilHayır tatlış değil :)
etkilendim sanki :)
YanıtlaSilnarkoz
SilSanki bile yeterli benim için :D
çok güzeldi. etkilenmemek elde değil. ben bu dram mimi böyle yazabilirmiyim acaba ? emeğine sağlık
YanıtlaSilEmrah Özdemir
SilTeşekkürler :)
Yazabilirsin tabi ki neden yazamayasın
Süper...Kalemine sağlık...
YanıtlaSilPersephone
SilTeşekkür ederim :)